Bugünden Yarına Bayburt


Burası tepelerin arasında,ülkenin en coşkun akan nehirlerinden birinin 1500 m yükseklikte oluşturduğu ovada, bir ucundan bir ucuna 30-40 dakikada nehre bakarak yürüyebileceğiniz; küçük ama bir o kadar da kendine özgü geçmişi, kültürü ve geleneksel mimarisiyle bir panorama…
Tepeleri, türbeleri, kalesi, saat kulesi, Dede Korkut anıtı ile bir simgeler kenti. Ülkenin iki farklı bölge planında Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişim Planı (DOKAP) ve Doğu Anadolu Planı’nda (DAP) yer alan iki ilinden biri Bayburt. Birçok konuda hep “en azların ili” olması nedeniyle de kendine özgü bir yanı var: En az ilçe sayısı, en az nüfus, en düşük işsizlik oranı (!), en az kamu yatırım payı, en az milletvekili sayısı…
Bayburt’un sorunlarının çözümünün, ilin coğrafyası ve kültüründe bulunan Bayburt’a özgü, büyük miktardaki yerel kaynak ve değerlerini, kendi insanının küresel sermayenin ve yeni liberal politikaların karşısında durarak yeniden üretmesi söyleyen bu kitap, aynı zamanda “Bayburt için iyi olana nasıl karar vereceğiz, iyi olanı nasıl üreteceğiz?” sorusunun yanıtını aramakta. Plancı, “her şeyi bilen değil birlikte çatışarak öğrenen 
lama sürecinin dışında bırakan anlayışı reddeden,sorun belirleyici, karar vericilerle halk arasında bir kolaylaştırıcı gibi çatışan, teknik bilgisini toplum yararı için kullanan bir uzmanı tanımlarken temek kural elbette ki “Bir kenti planlayacaksak, o kenti sevmek, ona dokunmak ve bunun için de o kenti yaşamak gerek” olmalı.
Bayburt’u sevmek, yaşamak ve yaşatmak üzerine küçük bir dokunuş.